Nereye yolcu?


Nereye yolcu,

Kuşların sesi ile bozkırı gezmek, aştıkça tepeleri kaybolmak, nereye sorusuna cevap vermemek insana iyi gelen şeyler değil miydi? Nereye gider insan, bunca hengamenin içinde?

Anlatması zor anlaşılması daha zor olan bir zaman.

Bahar ile renge boyanan agaçlar, ovalar, akıp giden sular, esen rüzgarla gelen rengarenk  çiçeklerin kokusu. Herkes farkında değil mi? 

Ulu insanların yetiştiği, atalarının izlerinin olduğu diyarları terk etmek ne kadar kolay olabilir?

 Aşıp gittiği tozlu yolları, korkuyla baktığı kuyuları, top oynayıp koşturduğu çocukluğunu, cami önündeki büyüklerini, bayram sabahı selamlaşmasını nasıl terk eder insan. Zamanı geri getiremeyeceğini bildiği halde insan neyin telaşinda?

Bizim ellerde yaşamayı başaramayanlar derler ki "burası çöl burada yaşanılmaz." İnsanin bir yerde yaşaması için ne gereklidir? Başarısız insanların başarısını dinlemekti bizi karamsarlığa sürükleyen. 

Yaşadığımız dünyanın güzelliklerinin farkına varamıyoruz. Aradığımız her şey içimizde saklı ama dışarı çıkarmaya korkuyoruz. Nereye gider insan, yönü belli midir? 

Gecenin yorgunlu, karanlıkta adım attıkça otların çıkardığı sesin verdiği ürperti, virane evlerin ve mezarlığın yanından geçerken yaşadığımız korku, belki bize insan olduğumuzu hatırlatıyordu. Peki insan kimdi?

Bir kış günü ovaların ve dağların karla kaplandığı, bacalardan çıkan dumana bakıp daldığında sobanın içinde parçalanan odunun sesiydi belki insanı mutlu eden. Yoksa insan yanılıyor mu?

Sabah serinliğini, sobanın çıkardığı sesi, üstünde demlenen çayı, esen rüzgarla dalgalanan ağaçları, bütün canlıların ahenkle çıkan sesini, çamurunu dahi satın alamayacağımız şu dünyada her şeyi biz biliyoruz öyle mi?

Ailenle, atalarınla bir daha yapamayacağın sohbetten ne uğruna vazgeçiyoruz? Ne vaat ettiler bize, bizlere. Kendimizi kime, kimlere kanıtlama çabasındayız? Allah varken!  Zamanı geri getirebiliyorduk öyle değil mi?

Kaybediyoruz azizim, kaybediyoruz. Bize verilen şansın mühletini kaybediyoruz. İnsan zamanı durdurabilir mi?

"Burası Dünya! Ne çok kıymetlendirdik... Oysa bir tarla idi; Ekip biçip gidecektik."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKLERDE 12 SAYISININ ÖNEMİ(12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ, MAKAM VE BURÇLAR)

Musalar, Yunan mitolojisi

DİPLOMASİ TARİHİ, TEORİSİ, KURUMLARI VE UYGULAMASI