ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİSİ(ABD-İNGİLTERE-FRANSA-RUSYA-ÇİN)
ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİSİ(ABD-İNGİLTERE-FRANSA-RUSYA-ÇİN)
Stratejik tercihler devletin imkânları ve bu
imkânların diğer aktörlere orantısıyla şekillenir.
Ulusal Güvenlik Stratejisi: Genel anlamda
bir devletin kendi ulusal güvenliğini uzun vadede sağlamaya yönelik
planlamalarıdır.
Bu kitapta Birleşmiş Güvenlik
Konseyi daimi temsilcisi beş ülkenin (ABD-İNGİLTERE-ÇİN-RUSYA-FRANSA) ulusal
güvenlik stratejilerinin ne yönde olduğu ele alınmıştır. Toplam on belge
üzerinde büyük güçler olarak isimlendirilebilecek uluslararası aktörlerin
ulusal güvenliklerini korumak ve nasıl plan yaptıkları ortaya konulmuştur. Yazar
en temelde devletlerin ulusal güvenlik stratejilerindeki tehdit algıları ve bu
tehditlere karşı ürettikleri yöntem tavsiyelerinin birbirlerine çok benzediği
iddiasında. Yazarın temel sorusu devletlerin ulusal güvenlik stratejilerini en
fazla etkileyen faktör nedir? Hasan Basri Yalçın stratejik tercihler
devletlerin imkânları ve bu imkânların diğer aktörlere orantısıyla şekillenir
iddiasında. Ulusal güvenlik belgelerinde kullanılan tehdit algıları ve
tehditlere yönelik üretilen yöntemlerin neler olduğunu belirlemeye ve nedenleri
tartışılmaya çalışılmış. Ayrıca stratejik önemli faktörlerin neler olduğu ve
böylesi bir hedefe ulaşmak için yola çıktığından en belirgin faktörün hangisi
olduğunu tespit etme gayretini göstermiştir. Bu çalışmada uzun uzun kavramsal
değerlendirmelere girmek yerine geniş bir liste hazırlanmış ve bu listede
farklı güvenlik yöntemleri savunmacı ve saldırgan olarak gruplandırılmış. Kitapta
güvenlik stratejisi, dış politika davranışı veya yöntemini saldırgan ya da
savunmacı olarak sınıflandırırken o yöntemin tercih edilmesindeki niyete
bakılmamış. Yani bir devlet saldırgan bir yöntem tercih edebilir ama bu
kendisini savunmak için yapabilir. Çalışma kendine has bir deneme ortaya
koyarak pek değinilmemiş konuları teorik çerçevede ele almış. Sonuç olarak
devletlerin ulusal güvenlik belgelerindeki tehdit algılarını ve neden bu algılara
öncelik verdikleri anlatılmaya çalışılmıştır.
Kitap genel anlamda şöyle
ilerlemekte: Giriş ve sonuç bölümleri dâhil beş ana bölümden oluşmaktadır.
Giriş bölümünü takip eden ikinci bölümde güvenlik kavramlaştırması ele
alınmıştır. Bu çalışmaya konu edilen ulusal güvenlik belgesinde güvenlik
kavramının nasıl tanımladığı tartışılmış ve tartışma dört boyutlu olarak ele
alınmıştır: İlk olarak belgelerdeki kavramın geniş mi yoksa dar mı yapıldığı
incelenmiş. Üçüncü bölüm‘Güvenlik Tehdidi’ başlığını taşımaktadır. Bu bölümde
devletlerin neyi güvenlik tehdidi olarak gördüğü örneklerle tartışılmış.
Dördüncü bölümde ‘Güvenlik Yöntemi’ başlığını taşımaktadır. Bu bölümde
devletlerin neredeyse tamamının saldırgan güvenlik tedbirleri alma taraftarı oldukları
iddia edilmiştir. Son bölümde ise genel bir değerlendirilme yapılmıştır. Daha
sonra elde edilen bulgular kısaca özetlenmiş ve kitapta ortaya konulan iddiaların
başka ne tür alanlarda test edilebileceği kısaca değerlendirilmiştir.
SAVUNMA ADINA SALDIRGAN YÖNTEM
Amerika'nın Başkan Bush
döneminde 2006 yılında yayımladığı ulusal güvenlik strateji belgesiyle Obama
döneminde yayımlanan 2010 belgesini benzetilmeye çalışılmıştır. İngiltere'nin
Blair dönemindeki 2008 belgesi ile Cameron dönemindeki 2010 belgesini,
Fransa'nın 2008 ve 2013 belgelerini, Rusya'nın 2001 ve 2009 belgelerini ve son
olarak Çin'in 2011 ve 2015 belgelerini karşılaştırılmış. Kısaca söylemek
gerekirse beş ülkenin on ulusal güvenlik belgesi ciddi anlamda saldırgan yöntem
barındırmakta. Önleyicilik, müdahalecilik, istihbarat artırımı, kökünden çözüm
üretme, maliyetleri azaltma, güç biriktirme, esnek davranma ve sürati artırma
gibi yöntemler bu belgelerin ulusal güvenlik adına izleyeceği yöntemler olarak
ortaya çıkmaktadır.
İSTİKRARSIZLIK VE KORKU
Bu kitabın iddiası ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in istikrar
istedikleri fakat buna rağmen istikrar uğruna saldırgan yöntemler tercih etmek
istemeleridir. Belgelerde farklı türde birçok güvenlik tehdidinden bahsediliyor
olmasına rağmen bunların hepsi dönüp dolaşıp istikrarsızlık korkusu haline
dönüşmektedir. Kimisi terörü istikrarsızlık kaynağı ve onun bir sonucu olarak
gördüğünden terörle mücadele etmek istemektedir. Kimisi kırılgan rejimler ve
başarısız devletlerin yaratabileceği karmaşadan rahatsızdır. Kimisi ise
yönetemeyeceği küresel veya bölgesel bir değişim nedeniyle her türlü
istikrarsızlığa karşı çıkmaktadır.
BUSH VE OBAMA DÖNEMİ ULUSAL GÜVENLİK BELGESİ
‘Düşmanlarımızın bizi, müttefiklerimizi ve
dostlarımızı tehdit etmesini söyle’
ABD’nin Bush döneminde yayımlanan
ulusal güvenlik belgesi güvenliği oldukça dar ve somut bir şekilde
tanımlamıştır. Buna göre ABD’nin öncelikli somut bir şekilde tanımlanmıştır.
Buna göre ABD’nin en öncelikli güvenlik sorununu uluslararası terörüdür. ABD
liberal değerleri gerektiğinde güç kullanarak da olsa yaymalı ve sorunu
kökünden halletmelidir. Buna göre ABD’nin dünyadaki merkezi konumu güvenli bir
şekilde sürdürülecekse ekonomik güvenlik en önemli alandır.
Obama döneminde aslında Bush
döneminin tam tersi olarak planlanan 2010 ulusal güvenlik belgesi Bush
döneminden farklı olarak geniş bir güvenlik kavramlaştırılmasına ve 2006
belgesi gibi oldukça somut anlayışa sahip olduğu ifade edilmiş. Fakat asıl itibarıyla ABD’nin güvenli olması
için önceliğin ekonomik rehabilitasyona ihtiyaç duyduğu fikri diğer boyutlara
oranla daha fazla öne çıkmıştır. İlk olarak Obama döneminde güvenlik
kavramsallaştırması geniştir çünkü güvenliği sadece terörle mücadele ya da
konvansiyonel savaş gibi bir güvenlik tehdidine indirgemez. Bunun yerine belge
hem güvenlik ve ekonomik meselelerini hem de liberal değerleri ve uluslararası
düzeni güvenliğin bir parçası olarak gördüğü iddiasındadır. Bu nedenle belge,
güvenliği tüm bu boyutlarıyla elde edilmesi gereken bir değer olarak tanımlıyor
denilebilir. Fakat biraz daha yakın okumaya tabi tutulacak olursa belgenin,
güvenliğin asıl kaynağı olarak ekonomik güvenliği gördüğü de ortaya çıkacaktır.
İkinci olarak bu belgenin güvenlik konusuna Bush yönetiminde olduğu kadar
olmasa da somut bir yaklaşım sergilemektedir. Sadece uluslararası terör, yakın
ve uzak tehditler, kürselleşmenin yeni belirsizlikleri gibi muğlâk ve soyut
ifadeler yerine güvenliğin her alanına dair somut isimlendirmelerle yürümeyi
tercih etmektedir. Üçüncü olarak Obama döneminin güvenlik kavramı izolasyoncu
bir hedefin liberal değerleri araçsallaştırarak elde edilmesine yönelik bir
anlayışın ürünüdür. Dördüncü olarak Obama döneminde güvenlik
kavramsallaştırmasının liberal tonuna rağmen teorik düzlemde reelpolitik
zihniyete dayandığı söylenebilir. Buna ilaveten belgenin stratejik düzlemde
ürünü olduğu söylenebilir. Buna ilaveten belgenin stratejik düzlemde
uluslararası düzeni sağlama maliyetini bölgesel aktörlerin sırtına yüklemek
gerektirdiğine dair iddiayı dile getirmesi de yine reelpolitik düşüncenin başka
bir yansıması olarak düşünebilir. Obama dönemi genel olarak ABD’nin ekonomi ve
güvenlik sorunlarının düzenlenmesi olarak ortaya çıkmakta. Bunların yanı sıra
yaşanan terör sorununa kendisi müdahale yapma yerine müttefik ülkeleri ve bu
grupları bitirecek grupları kullanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Kısaca özetlemek
gerekirse Bush ve Obama dönemi ulusal güvenlik stratejilerinin birincisi
güvenliği dar bir şekilde tanımlarken ikincisi güvenliği ona oranla daha geniş
haliyle tanımlamıştır.
İNGİLTERE ULUSAL GÜVENLİK BELGESİ
‘Çatışmaları
önlemek ve tehditleri tersine çevirmek için ulusal gücümüzün tüm
enstrümanlarını kullanacağız’
İngiltere’nin Blair döneminde
yayımlanan ulusal güvenlik belgesi Bush stratejisi gibi liberal bir okumaya
dayanmakta ve stratejik anlamda ABD ile beraber hareket etmeyi özendirmektedir.
Belge güvenliğin oldukça bilinçli bir şekilde geniş haliyle tanımlanmaktadır.
Güvenlik kavramı genişledikçe güvenlik konuları soyutlaşmaktadır. Soyutlaştıkça
da stratejik netliğini yitirmektedir. Muhafazakâr Parti tarafından hazırlanan
2010 belgesi ise daha reelpolitik bir okumaya dayanmakta ve bu nedenle
belirsizlikler dünyasında güvenliği öncelemektedir. Fakat belge yine de soyut
ve geniş bir kavramsallaştırmaya gitmiştir.
FRANSA 2008-2013 ULUSAL GÜVENLİK BELGESİ
‘Avrupa’nın komşularının istikrara
kavuşturulması AB’nin tüm üye ülkelerinin güvenliğinin temel bir unsuru olduğundan,
oraya çıkan krizlerin paralama noktalarında önleyici bir şekilde harekete
geçmek Avrupaların sorumluluğudur.’
Fransa’nın 2008 belgesi güvenliği
geniş ve soyut olarak tanımlamıştır. Bunun arkasında egemenlik kavramına dayalı
reelpolitik bir zihniyet fakat Avrupa’nın yaşadığı güvenlik durumu nedeniyle müdahaleci
bir hesap vardır. 2013 belgesinde reelpolitik okuma başrolde ve müdahalecilik
yine öncelikli stratejik hedef olarak görülse de bu kez liberal değerler ve
kurumlar daha fazla faydalanılacak bir araç haline gelmiştir. Güvenlik
kavramlaştırması da yine geniştir ama özellikle askeri donanım söz konusu
olduğunda belge zaman zaman somut önerilerde bulunamamaktadır.
RUSYA
2000-2009 DÖNEMİ ULUSAL GÜVENLİK BELGESİ
‘Uluslararası
ve iç tehditleri etkisizleştirmek ve önlemek için operasyonel ve uzun vadeli
yöntemler uygulamak’
Rusya’nın iki belgesi ise
birbirlerinin devamı niteliğindedir. Rusya belki de güvenlik kavramını en geniş
ve en soyut haliyle tanımlayan ülkedir. Fakat bunun asıl stratejik hedefi
Rusya’nın merkezi devlet otoritesinde daha fazla alan açmak ve güç inşa etmek
istemesidir. Rusya her ne kadar dünya siyasetinin hâlihazırdaki durumunu
okurken gerçekçi ve karamsar bir okumaya sahipse de zaman zaman iyimser bir
idealizme kapılmaktan kendini alamamaktadır. Kendi kapasitesini tanımlarken
sürekli zayıfladığına okumalar ön plana çıkmasına rağmen uluslararası sistem
okumasında Rusya’nın da merkezi bir aktör olduğu çok kutuplu bir sistem
resmedilmektedir.
ÇİN 2011-2015 ULUSAL GÜVENLİK BELGESİ
‘Güçlü
bir milli savunma ve silahlı kuvvetler kurmak Çin’in modernizasyon yolu ve
barışçıl gelişmesi için stratejik bir görevdir.’
Çin’in 2011 ve 2015 belgeleri de
neredeyse birbirinin tekrarı gibidir. Reelpolitik bir zihniyete dayandığı
aşikâr olan belge güvenliği sadece askeri meselelere indirmektedir. Bahsi geçen
birçok güvenlik tehdidine rağmen Çin asıl güvenlik meselelerini ABD ile olan
ilişiklerine dayalı olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle aktif savunma
stratejisine devam ederek itiyatlı üç biriktirme politikasını izlemeye
çalışmaktadır.
SONUÇ
Yazar olaylara gerçekçi bir anlatım ile yaklaşmış, kitabın ilk bölümünde
ne anlatmaya çalıştığını özetlemiş ve son bölümde değerlendirmelerde
bulunmuştur. Genel olarak metni rahatlatmak adına dipnot kullanılmamış. Anlatılmak
istenen ulusal güvenlik stratejileri konusunda sayfaların sayısının artacağı
düşüncesi ile dolaylı anlatım kullanmıştır.
Her ülke kendine has bir savunma stratejisi
üretmeye çalışıyor fakat bu strateji aynı dünyada olduğu için yöntemlerin
farklı olacağı düşünülemez. Genel olarak ülkelerin kendilerine ait stratejileri
olsa da büyük güç Amerika’ya bağlı planlanıyor.
Yazarı: HASAN BASRİ YALÇIN
Dili: Türkçe
Yayınevi: SETA Yayınları
Sayfa Sayısı: 344
Baskı Yılı: 2017
Dil: Türkçe
Yorumlar
Yorum Gönder