DİPLOMASİ TARİHİ, TEORİSİ, KURUMLARI VE UYGULAMASI


DİPLOMASİ TARİHİ, TEORİSİ, KURUMLARI VE UYGULAMASI

Yıllarını Türk Dışişleri'nde geçiren "kırk yıllık diplomat" Temel İskit, eserinin kendi deneyimlerinden süzülen araştırma ve incelemelere dayandığını ve diplomasinin dış politikanın bir aracı olduğunu belirtiyor, modern diplomasinin kurum ve araçlarını ele alırken ise kendi bilgi ve deneyimlerinden yararlandığını özellikle vurguluyor. Türkiye'de diplomasiyi ilk kez tarihi, teorisi ve uygulaması ile birlikte ele alan bu kitapta, ikili ve çok taraflı diplomasi türleri, müzakereler, antlaşmalarla birlikte Türkiye Cumhuriyeti diplomasisi ve kurum olarak Türkiye Dışişleri Bakanlığı inceleniyor
Bu eserde Diplomasi kavramı detaylı ve kapsamlı biçimde el alınmış. Kitap dış politikanın başlıca aracı olmakla birlikte ondan bağımsız bir inceleme alanı olan diplomasi sanatının değer ve öneminin anlaşılmasına katkıda bulunuyor. Kitap, Türk diplomasi sisteminin işlevi ve çalışma biçimi hakkında önemli bilgiler ve isabetli değerlendirmeler içermektedir.
Kitap esas itibariyle yazarın; araştırma ve incelemeleri ile oluşturulmuş. Daha çok pragmatik bir bakış açısıyla okuyucuya konu hakkında olanak ölçüsünde fazla kavram ve bilgi aktarmayı amaçlayan bu kitabın diplomasi konusunda bir ilk Türkçe başvuru kitabı olmuş. Ekteki geniş bibliyografyanın bu alana ilişkin belirli konuları derinleştirmek için bir kaynak olmuştur.
Elimizdeki 5. Baskıda Dışişleri Bakanlığının getirdiği değişiklikten dolayı yeniden daha kapsamlı bir şekilde araştırılıp ve analiz edilerek hazırlanmış. “21. Yüzyılda Diplomasinin Bazı Özellikleri” başlıklı kısımda bu değişiklikler yeniden düzenlenmiştir.
Kitap genel itibarıyla 6 bölümden, ekler ve sözlük kısımlarından oluşmakta. Bu çalışmada öncelikle diplomasinin tarihte ilk çıkışı anlatılmış. Bir sonraki bölümde diplomasinin gelişmesine katkı sağlayanlar aktarılmış. Diğer bölümlerde ise bir diplomatın hangi yetkileri var? hangi imkanları var? ve bir diplomat neler yapabilir? üzerinde yoğunlaşmış. Son olarak ise Türkiye’deki diplomasinin ve diplomatın hakları ve görevlerini aktarmış. Tüm bölümlerde, gerekli noktalarda ülkemiz diplomasisine göndermeler yapılmakla beraber, son bölüm başlı başına Türkiye Cumhuriyeti diplomasisi ve Dışişleri Bakanlığına ayırılmıştır.
“Diplomasi uluslararası ilişkilerde ve müzakerelerde maharet ve yetenektir.” Edmund Burke

DİPLOMASİ TEORİSİ
Kitapta bu bölümde, diplomasinin dış politikanın bir aracı olarak nasıl geliştiğinin hikayesi anlatılmaya çalışılmış. Bunun ardından, modern diplomasinin kurumları ve araçları incelenerek, bu çerçevede ikili ve çok taraflı diplomasi ile bunların bir karışımı olan zirve diplomasisi ele alınmış. Diplomasi uygulaması bölümünde en geniş yer diplomasinin en önemli işlevlerindenim başında gelen diplomatik müzakere üzerinde durulmuş.
Yazar ulus devletler, mutlak egemenlikleri sınırlansa da bugün hala uluslararası ilişkilerin baş aktörleri olma niteliğini sürdürdüklerinden, esas olarak devlet temsilcileri üzerinde durulacak, buna ek olarak devlet dışı aktörlerin ve başta uluslararası kuruluşların benzer faaliyetlerine de temas etmiştir.
Kitapta öncelikle Diplomasi teorisi esas itibariyle, bugünkü haliyle bildiğimiz diplomasinin temellerinin atıldığı 15. Yüzyıldan itibaren Avrupa’da geliştirilmeye başladığı aktarılmıştır. “Modern diplomasi” özel hukuki kurallarla korunan ve sürekli olarak dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşların merkezlerinde ikamet eden diplomatların oluşturduğu bir ağın dış politika uygulama faaliyetleri şeklinde yazar tanımlamış. Tarihsel olarak bu ağ ilk İtalya Yarımadası’nda 15. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış ve Münster ve Osnabrück Kongrelerini izleyen iki buçuk ay yüzyıl içinde belirli olgunluğa ulaşmış.
Yazar “En başlarda diplomatik teoriyi ilgilendiren başlıca konular şehir devlet ve daha sonra ulus-devletler arasındaki ilişkilerde diplomatın, diğer deyişle resmi araçların tanımı ve işlevi üzerinde yoğunlaştı. O zamanlarda, bu alanda yazan ve firik yürütenlerin sordukları soruları başlıca şunlardı: Büyük elce kimdir? Faklı güç ve düzeydeki hükümdarlara çeşitli görevlerle gönderilecek kişilere ve refakatçileri nasıl olmalıdır? Diplomatların resmi biçimde ve hiyerarşik olarak sınıflandırılması gerekir mi, bu ne şekilde yapılmalıdır? Diplomatların ayrıcalık ve bağışıklıklarının dayanağı nedir? Sefaretlerin amacı nedir, bir büyükelçi davranışlarını hangi ilkelere dayandırmalıdır ve özellikle daima sözünü tutması şart mıdır?” Bu soruların birçoğu bugüne kadar geliştirilen diplomatik teorinin çıkış notlarını oluşturduğunu belirtmiş.
Yazar diplomasinin ulusal güce katkısını şu şekilde açıklamış; “Genellikle bol kaynak ve kaliteli personelle donatılmış bir dışişleri bakanlığının ve bir ülkeye hissedilebilir bir ilave güç kazandırdığı kabul edilmektir” 
İyi yönetilen bir diplomasinin bir ülke için avantajlar sağlayacağını ve yazar buna bağlı olarak barışın sağlanmasını başlı başına bir amaç taşıdığını düşünmekte.
İskit diplomasinin amacı konusunda ABD eski dışişleri bakanlarından Dean Acheson’nun şu görüşü ile açıklamak istemiş; “Diplomasinin önemi bir amacı devletler arasında kalıç iyi ilişkilerin gelişmesini katkıda bulunmak olduğu ölçüde, bu ilişkiler karşılıklı güven verecek yöntemlerle yürütülmelidir. Bu sonucu saplamak için, diplomasinin kişiler arasında güvenin yerleşmesini sağlayan aynı ahlak ve etik ilkelerine uyum gerekir”
Yazar diplomaside ahlak kavramını en değeli görüş olarak Henry Kissinger tarafından yapıldığı iddia etmekte ve kitapta Kissinger’ın bu konu da ki şu yazı ile bu iddiası ispat etmek istemiş; “Seçimimiz ahlak ve pragmatiktik arasında değildir. Ne birinden ne ötekisinden vazgeçmek mümkündür. Kaldı ki, bu kavramlar uyuşmaz da değildir. Bir ulus inançlarına sadık kalmaz ise dünyada egemen devletlerin dünyasında mevcudiyetin sürdürmek için mücadele etmesi gerekir. Yaşamsal seçenekler arasında tercih yapabilmek için ahlak gücüne zor kararların kayalıkları arasında yolumuzu bulabilmemiz için somut bir gayeye sahip olmak gerekir.”

DİPLOMASİ TEORSİNE KATKIDA BULUNANLAR
Bu bölümde diplomasi alanında önemli kişiler üzerinde durulmuş ve bu kişilerin kısa hayatı, arkasından diplomasi hakkında çalışmalarından bahsedilmiş. Bu bölümde örnek olarak bir kişiyi yazarın nasıl anlattığını aktarmaya çalıştım.
“Floransa Cumhuriyeti’nde 1469 doğmuş olan Niccola Machiavelli aslında diplomasimdin çok siyaset teorisi alanında isim yapmıştır. Ancak gerek kariyeri gerekse yaşadığı dönem onu diplomasi konusunda düşünceler üretmeye yöneltmişti. Gerçekten de Machiavelli diplomasinin İtalya’nın devlet şehirleri arasında mukim elçiliklerin yaygınlaşmaya başladığı bir çağda yaşamış ve bu kurumun kökleştiği bir dönemde ölmüştür. Bunun yanında Floransa’nın sis ayet yaşamında iki yüzyıldır faal olan bir aileden gelen Machiavelli henüz 29 yaşındayken Cumhuriyetin ikinci Şansölyesi olarak atanmış ve bu görevinde büyük ölçüde kabına sığmayan karakteri yüzünden müzakereci veya mukim elçi olarak diplomasi mesleğinin en yüksek akademisine uluşmasa dahi aslında hayatının önemli bir döneminde diplomat olarak geçirmiş” şeklinde kişilerin hayatı ve kariyerinden bu bölümde bahsedilmekte.
Üçüncü Bölüm
Bu bölümde diplomasinin tarihsel gelişimi aktarılmakta.  Sırayla şu şekilde; “İlkçağlarda Diplomasi”, “Eski Yunan’da Diplomasi”, “Roma’da Diplomasi”, “Bizans’ta Diplomasi”, “Arap Dünyasında Diplomasi”, “Ortaçağ Dünyası Diplomasi”, “Rönesans Diplomasisi, Mukim Büyükelçiliklerin Doğuşu”, “Diplomasinin Kurumsallaşma Süreci”, “18. Yüzyıldan Birinci Dünya Savaşı’na”, “ Osmanlı Diplomasi”, “Birinci Dünya Savaşı ve “Yeni Diplomasi”, … şeklinde diplomasinin tarihsel gelişimi bölümlere ayrılmış.
“İLKÇAĞLARDA DİPLOMASİ”,
Diplomasi yazılı tarihten öncede vardı. Diplomatik ilişkileri bir klan, bir kabile veya herhangi bir topluluk diğerleri ile temas ettiği gün doğduğunu savunan yazar İlkçağlarda, muhakkak ki, topluluklar arasında haberciler gidip gelmekte, özel amaçlı temsilci değişimi yapılmaktaydı. Mesaj taşıyanlar kutsal ve dokunulmaz sayıldığın bize aktarmış.
“ORTAÇAĞ DÜNYASI DİPLOMASİ”
Yazar bu başlık altında Ortaçağ’da diplomasi esas olarak kilise etrafında geliştiğini belirtirken 13. Yüzyılda n zayıf dönemini yaşayan kilise Mukaddes Roma imparatorluklarıyla mücadelesinde diplomasiyi önemli bir araç olarak kullanıldığını aktarmış.
“RÖNESANS DİPLOMASİSİ, MUKİM BÜYÜKELÇİLİKLERİN DOĞUŞU”
Modern anlamda diplomasinin ilk temelleri Rönesans döneminde atıldığını belirten yazar 14. Yüzyıl sonları ve 15. Yüzyılda Kuzey İtalya’da kendi aralarında ve Papa ile Kutsal Roma imparatoru nezdinde sürekli büyükelçi bulunduran Venedik, Milano ve Mantua şehir devletleri tarafından başlatılmış olan mukim büyükelçi değişi uygulaması 15. yüzyılda İtalya’nın diğer bölgelerinde de kural haline gelmiş 16. yüzyıl da Kuzey ve Batı Avrupa’da yayıldığını ifade etmiş.
“İkinci Dünya Savaşı Diplomasi”
Yazar bu bölümde İkinci dünya Savaşı sonrası diplomasine damga vuran iki gelişmeyi şu şekilde aktarmış; “Bunlardan birincisi, siyahi liderlerin daha önce de mevcut olan kişisel diplomasi uygulama eğilimlerini artarak sürmesi, bu arada özel jetlerin açtığı olanakların ürünü olan “mekik diplomasisi” dahil uluslararası müzakerelerde doğrudan temas yönteminin yaygınlaşmasıdır.  İkincisi de devlet ve hükümet başkanları arasındaki zirve toplantılarının düzenli hale gelmesidir. Söz konusu eğilimler de doğal olarak mukim temsilciliklerin ve profesyonel diplomatların hareket ve yetki alanını önemli ölçüde daraltmıştır.”
Dördüncü Bölüm
Bu bölümde modern diplomasinin kurumları ve araçları anlatılmış. Yazar diplomatın neyi temsil ettiğini bu bölümde şu şekilde açıklamıştır; “Devletini” temsil eden büyükelçi aslında iki şeyi daha temsil eder: Hükumetinin dış politika başta olmak üzere genel politikasıyla iradesini ve kendi kişiliğini. Buna, iletişim araçlarını gelişmesiyle artık eskisi kadar önem taşıyan, büyükelçinin ülkesinin dış dünyadaki imajını temsil etmesini de eklemek gerekir.”
Yazar büyükelçinin kişiliğinin görev açısından son derece önem taşıdığını belirtmiş. Kendi kişiliklerinin gücüne ve tecrübelerini çok fazla güvenen büyükelçiler çoğu zaman hükümetlerini sağlıklı şekilde temsil edemeyeceklerini ve politikalarını doğru yansıtamayacağını aktarmıştır.
Bir büyükelçi için en önemli niteliklerin başında, isabetli ve hızlı karar verme kabiliyeti geldiğini belirten yazar isabetli karar vermenin temel koşulu ise önemli ile az önemlinin ayırt edilmesi yani “esası görebilmek” tir şeklinde büyükelçinin en önemli niteliklerini aktarmıştır. Yazar iki devlet arasında belli bir sorun hakkında algılama farkları olduğunda, büyükelçinin her şeyden önce kendi hakkında algılama farkları olduğunda, büyükelçinin her şeyden önce kendi devletinin bu soruna verdiği gerçek önemden emin olması, ancak bundan sonra akredite olduğu ülke nezdinde sorunlu talimarları çerçevesinde in iyi ne şekilde çözebilecek şekilde planlaması gerektiğini belirtmiş. Talimatları makine gibi uygulayan, verilen kararların yanlış olsa dahi sorgulamadan kabul eden büyükelçinin de görevini iyi yapmadığını savunmaktadır.
BİLGİ TOPLAMA VE RAPOR ETME
"Karşı tarafın ne söylediği hiçbir zaman rapor etme; başın hiçbir zaman derde girmez." Charles W. Thayer
Yazar bu konuyu şu şekilde açıklamakta; “Görevli bulundukları ülke hakkında bilgi toplama ve kendi başkentine rapor etme faaliyeti mukim büyükelçiliklerin en önemli işleçlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ülkenin ekonomik durumu, dış politikası, silahlı kuvvetlerinin gücü, liderinin sağlığı hükümet içi dengeler, siyasi partilerin nispi ağırlıkları, seçimlerle ilgili tahminler gibi bir ülkenin tüm yön ve faaliyetlerini içeren her türlü konu büyükelçiliklerin raporlarında yer alır.”
Açık raporların büyükelçinin günlük işleri ve faaliyetleri arasında önemli yeri olduğunu belirten yazar her gün bulunduğu ülkenin basını taranarak önemli görülen haberlerini ve makalelerinin özetlerini veya tam metinleri rapor edilmesinin gerektiğini ifade etmiş.
Büyükelçinin başarısının ölçülmesini ise; büyükelçinin bulunduğu ülkenin iç durumu, dış politika ve ilişkileri ile kendi ülkesiyle ilişkileri hakkındaki gizle raporları ile belirlendiği aktarılmış.
Büyükelçilerin gizli raporlarının şekil ve içeriği zaman içinde önemli değişiklik geçirdiğini belirten yazar günümüzde raporların kısa ve veciz şekilde ifade edebilen büyükelçilerin artık en makul büyükelçi olduğunu ifade etmiş. Raporların oluşturulmasında misyondaki diğer diplomatların değişen ölçülerde katkısı olsa da büyükelçinin imzasını taşıyan rapor onunla özdeşleştirilir.
MÜZAKERE
"Benim olan benimdir. Senin olan müzakere edilebilir. Sovyet diplomatlara atfedilen bir deyiş"

Dış misyonların en başta gelen işlevlerinden biri bulunan ülke ile sürekli bir müzakere yürütmekte olduğunu aktaran yazar Müzakere, esasın diplomasinin tanımında da yer alan temel bir faaliyette olduğunu belirtmiş. Yazar  uluslararası müzakereler alanında diplomatların dolaylı bir rolü de, müzakere masasına oturtulmadan önce, karşı tarafın niyetlerini yanlış anlamasını önlemek olduğunu savunmuş.                                                                        
DİPLOMASİDE İLETİŞİM
İletişim diplomasinin ruhu olduğunu belirten yazsan iletişimde başarısız olan iyi bir diplomatı düşünülmeyeceğini diplomatik iletişimin temel amacı yüzyıllardır değişmemiş ve şiddete başvurmadan ikna etmek olduğunu aktarmıştır. Bu nedenle, diplomatın gerek kendi makamlarıyla gerek yabancı devlet yetkilileriyle iletişimin yöntemleri ve araçları hayati önem taşır.
Yazar büyükelçiliklerle dışişleri bakanlığı arasındaki iletişi şu şekilde aktarmış; “Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de b büyükelçiliklerle dışişleri bakanlığı arasındaki telgraf vasıtasıyla yapılan gizli yazışma şifrelenmekte, yani kriptoğrafi işleminden geçmektedir. Açık metin kriptografi cihazında “kapatıldığında” metin herhangi bir kişinin eline geçse de kriptografi anahtarına sahip olmadan okunmamaktadır. Burada önemli olan cihaz değil kriptolama mekanizma anahtarıdır. Bu anahtar cihazlarda elektronik olarak her gün değişen karmaşık bir sisteme bağlı olduğundan, şifrenin çözülmesi olanaksız değilse de son derece zordur. Bunu göre cihazlar hangi ülkenin imalatı olursa olsun bu kodlama sistemi dolayısıyla o ülkeye kapalı telgrafları okuma konusunda avantaj sağlamaz.”
DİPLOMATİK PROTOKOL
Protokol kuralları, artık evrenselleşmiş olan gelenekler ve usuller çerçevesinde gereği gibi uygulandığı veya açıkça ihlal edildiği zaman diplomatik ilişkilerde önemli rahatsızlıklar üreteceğini belirten yazar bunların ihlali, nadiren gözden kaçmış, fazla önemi yok şeklinde geçiştirileceğini belirtmiştir.
DİPLOMATİK DAVET
Bu davet türlerini her birinde davet, yazılı davetiye göndermek suretiyle yapıldığını belirten İskit özellikle oturmalı yemeklerde, davetlilerin katılımından emin olunması için önceden telefonla teyit alınıp, davetiye kartı, Fransızca “hatırlatmak için” ifadesi karşılığı “pour memoire” ibaresiyle gönderildiğini aktarmış. Yazar bu yemeklerde davetlilerin oturacakları yerlerin önceden belirlendiğini ifade etmiş.
Masa konuşmalarını ise diplomasinin önemli iletişim yollarından biri olduğunu aktaran yazar devlet ziyaretlerinde, devlet başkanlarının, başbakan, dışişleri ve diğer bakanların yemekte yaptıkları konuşmaların ülkelerinin iş siyasetlerinde ana noktaların ve ziyaret edilen ülkeye ilişkin politikalarını vurgulamak için kullandıkları bir vesile olduğunu belirtmiş.
ÇOK TARAFLI VE İKİ TARAFLI DİPLOMASİ
Bu bölümde; günümüzde iki taraflı diplomasinin yaygınlaşışından dolayı bir analiz yapılmış. Bu analizi yazar şu şekilde aktarmaktadır; “Bugün klasik diyebileceğimiz iki taraflı diplomasi yanında çok taraflı diplomasi giderek yaygınlaşmaktadır. Bu iki diplomasi türü diplomatların farklı yetenekleri hatta karakterlere sahip olmalarını gerektirir. Yabancı ülkelerde uzun süre kalmaktan, özellikle egzotik ülkelerdeki yabancı kültürleri. Öğrenmeye çalışmaktan zevk olan bir diplomat, çok taraflı toplantılar diplomasiyle ilişkilerinin iniş çıkışların “hapsedilmekten” rahatsızlık duyulabilir. Bu nedenle, günümüzde birçok ülke dışişlerinde diplomatlar arasında ikili ve çok taraflı diplomasi uzmanlığı şeklinde bir işbölümüne gidilmektedir.”
Yazar iki taraflı ve çok taraflı diplomasi arasındaki en önemli farkın; sonuca varıldığı aşamadaki karar alma usullerinde kendini göstermekte olduğunu belirtmiş. “İkili görüşmelerde karın nasıl alınacağı sorun değildir. Sadece iki taraf olduğundan göre, karşılıklı görüş birliği olmadan anlaşma olanaksızdır. Diğer bir deyişle, her iki tarafın veto yetkisi vardır. Doğal olarak, sonuçta taraflardan biri iradesini ötekisine dayatabilir. Ancak una müzakere denemez. Kısacası, ikili çok taraflı müzakereler sonucunda tarafların çoğunluk oyuyla karar alma olanağı vardır.”
ZİRVE DİPLOMASİSİ
Zirve diplomasisi, daha çok dış ve içi propaganda amaçlarına hizmet ettiği için belirli riskler taşır ve diplomatik faaliyetlere zarar dahi verebilir. Bununla beraber, önceden çok daha iyi hazırlanmaları koşuluyla, özellikle düzenli zirve diplomasiye ve genellikle devletlerarası ilişkilere önemli katkıda bulunacağını savunan yazar her halükârda, günümüzde, zirve toplantıları, televizyon ve medyanın gücü sayesinde, politikacıların vazgeçemeyeceği bir uluslararası ilişki yöntemi olarak yerini almış ve ileride de bu yöntemin modasının geçeceğini iddia etmektedir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİPLOMASİSİ
Bu bölümde bir yandan dışişleri kurumumun yapısı ve gelişmesi bir yandan, bu kurumun işleyişi ele alınmıştır. Bunu yaparken benimsenen yaklaşım dışişleri kurumunun ve faaliyetlerinin tahlili şeklinde incelenmiştir. Dışişlerinin, başarılı olduğundan kuşku duyulmayan bir kurum olarak Türkiye devlet teşkilatında önemli bir yere sahip olmasına, kurulduğu günden bugüne, tüm mensuplarının katkıda bulunduğundan kuşku olmadığını belirten yazar Türk diplomatlarını bir değerlendirmeye tumturak, bir anlamda not vermek, bu kitabin yazarı aşacağını belirtmiştir. Yazar dışişlerinin çok değerli mensupları hakkında sağlıklı hüküm verme yetkisine kimin sahip olabileceği de ayrıca bir soru olarak görmüş.
Bu bölümde, Dışişleri Bakanlığı’nın dış temsilciklerin gelişmesini de içerecek şekilde kısa bir tarihçesi yapılmaya çalışan yazar, Dışişleri bakanlığının görev ve sorumluluklarını ayrı ayrı incelemiş ve daha sonra bakanlığın merkez teşkilatı ve dış misyonlar hakkında bilgi verilecek, nihayet Türk diplomasi mesleğinin tanımı özellikleri ele alınmıştır.

SONUÇ VE 21. YÜZYILDA TÜRKİYE
Bu bölümde, dışişleri Bakanlığının kısa bir tarihçesinden sonra Türk diplomasinin geçirdiği değişikler tahlil edilmeye çalışılmış, Dışişleri Bakanlığının görece ve sorumluluklarını nasıl yerine getirdiği incelenmiştir. Geçmiş yıllara göre Bakanlık bütçesinin kısıtlı olmasından doğan sorunların son yıllarda çözüme kavuştuğu aktarılırken çalışma ortamının iyileştirildiğini belirtilmiş. Hemen arkasından Türkiye Cumhuriyeti diplomasi kariyerinin özellikleri anlatıldıktan sonra, nihayet 21. Yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri başlığı altında günümüz Dışişleri hakkında yazar görüş ve öneri bildirmiş. Kitap genel itibariyle bir diplomatın nasıl karakter yapısından, nasıl giyineceğine kadar anlatan bir yapıt olarak karışımıza çıkmakta.  Gelişen teknolojinin diplomasi alanında ne kadar önemli olduğu ve gelişen dünyada diplomatın öneminin gittikçe arttığını belirtmiştir. Bunların haricinde diplomasiye önem verilmesinin gerektiğini belirten yazar, eskiye bakılarak şu anda ülkemizin diplomasiye değer verdiğini belirtmiş. Bir diplomatın neleri değiştireceği konusunda okuyucuya önemli örnekler veren yazar kısaca bir diplomatın bir askeri birlik kadar önemli olduğunu ve bir askeri birlik gücüyle bir savaşı yeniyorsa bir diplomatında kıvrak zekasıyla yeneceğini iddia etmekte.
TEMEL İSKİT
 Yayın Tarihi    2015-03-04
Baskı Sayısı    :5. Baskı
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı:   531


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKLERDE 12 SAYISININ ÖNEMİ(12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ, MAKAM VE BURÇLAR)

Musalar, Yunan mitolojisi