DİPLOMASİ TARİHİ, TEORİSİ, KURUMLARI VE UYGULAMASI
DİPLOMASİ
TARİHİ, TEORİSİ, KURUMLARI VE UYGULAMASI
Yıllarını
Türk Dışişleri'nde geçiren "kırk yıllık diplomat" Temel İskit,
eserinin kendi deneyimlerinden süzülen araştırma ve incelemelere dayandığını ve
diplomasinin dış politikanın bir aracı olduğunu belirtiyor, modern diplomasinin
kurum ve araçlarını ele alırken ise kendi bilgi ve deneyimlerinden
yararlandığını özellikle vurguluyor. Türkiye'de diplomasiyi ilk kez tarihi,
teorisi ve uygulaması ile birlikte ele alan bu kitapta, ikili ve çok taraflı
diplomasi türleri, müzakereler, antlaşmalarla birlikte Türkiye Cumhuriyeti
diplomasisi ve kurum olarak Türkiye Dışişleri Bakanlığı inceleniyor
Bu eserde
Diplomasi kavramı detaylı ve kapsamlı biçimde el alınmış. Kitap dış politikanın
başlıca aracı olmakla birlikte ondan bağımsız bir inceleme alanı olan diplomasi
sanatının değer ve öneminin anlaşılmasına katkıda bulunuyor. Kitap, Türk
diplomasi sisteminin işlevi ve çalışma biçimi hakkında önemli bilgiler ve
isabetli değerlendirmeler içermektedir.
Kitap
esas itibariyle yazarın; araştırma ve incelemeleri ile oluşturulmuş. Daha çok pragmatik
bir bakış açısıyla okuyucuya konu hakkında olanak ölçüsünde fazla kavram ve
bilgi aktarmayı amaçlayan bu kitabın diplomasi konusunda bir ilk Türkçe başvuru
kitabı olmuş. Ekteki geniş bibliyografyanın bu alana ilişkin belirli konuları
derinleştirmek için bir kaynak olmuştur.
Elimizdeki
5. Baskıda Dışişleri Bakanlığının getirdiği değişiklikten dolayı yeniden daha
kapsamlı bir şekilde araştırılıp ve analiz edilerek hazırlanmış. “21. Yüzyılda
Diplomasinin Bazı Özellikleri” başlıklı kısımda bu değişiklikler yeniden
düzenlenmiştir.
Kitap
genel itibarıyla 6 bölümden, ekler ve sözlük kısımlarından oluşmakta. Bu
çalışmada öncelikle diplomasinin tarihte ilk çıkışı anlatılmış. Bir sonraki
bölümde diplomasinin gelişmesine katkı sağlayanlar aktarılmış. Diğer bölümlerde
ise bir diplomatın hangi yetkileri var? hangi imkanları var? ve bir diplomat
neler yapabilir? üzerinde yoğunlaşmış. Son olarak ise Türkiye’deki diplomasinin
ve diplomatın hakları ve görevlerini aktarmış. Tüm bölümlerde, gerekli
noktalarda ülkemiz diplomasisine göndermeler yapılmakla beraber, son bölüm
başlı başına Türkiye Cumhuriyeti diplomasisi ve Dışişleri Bakanlığına
ayırılmıştır.
“Diplomasi
uluslararası ilişkilerde ve müzakerelerde maharet ve yetenektir.” Edmund Burke
DİPLOMASİ
TEORİSİ
Kitapta
bu bölümde, diplomasinin dış politikanın bir aracı olarak nasıl geliştiğinin
hikayesi anlatılmaya çalışılmış. Bunun ardından, modern diplomasinin kurumları
ve araçları incelenerek, bu çerçevede ikili ve çok taraflı diplomasi ile
bunların bir karışımı olan zirve diplomasisi ele alınmış. Diplomasi uygulaması
bölümünde en geniş yer diplomasinin en önemli işlevlerindenim başında gelen
diplomatik müzakere üzerinde durulmuş.
Yazar
ulus devletler, mutlak egemenlikleri sınırlansa da bugün hala uluslararası
ilişkilerin baş aktörleri olma niteliğini sürdürdüklerinden, esas olarak devlet
temsilcileri üzerinde durulacak, buna ek olarak devlet dışı aktörlerin ve başta
uluslararası kuruluşların benzer faaliyetlerine de temas etmiştir.
Kitapta
öncelikle Diplomasi teorisi esas itibariyle, bugünkü haliyle bildiğimiz
diplomasinin temellerinin atıldığı 15. Yüzyıldan itibaren Avrupa’da
geliştirilmeye başladığı aktarılmıştır. “Modern diplomasi” özel hukuki
kurallarla korunan ve sürekli olarak dış ülkelerde veya uluslararası
kuruluşların merkezlerinde ikamet eden diplomatların oluşturduğu bir ağın dış
politika uygulama faaliyetleri şeklinde yazar tanımlamış. Tarihsel olarak bu ağ
ilk İtalya Yarımadası’nda 15. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış ve
Münster ve Osnabrück Kongrelerini izleyen iki buçuk ay yüzyıl içinde belirli
olgunluğa ulaşmış.
Yazar
“En başlarda diplomatik teoriyi ilgilendiren başlıca konular şehir devlet ve
daha sonra ulus-devletler arasındaki ilişkilerde diplomatın, diğer deyişle
resmi araçların tanımı ve işlevi üzerinde yoğunlaştı. O zamanlarda, bu alanda
yazan ve firik yürütenlerin sordukları soruları başlıca şunlardı: Büyük elce
kimdir? Faklı güç ve düzeydeki hükümdarlara çeşitli görevlerle gönderilecek
kişilere ve refakatçileri nasıl olmalıdır? Diplomatların resmi biçimde ve
hiyerarşik olarak sınıflandırılması gerekir mi, bu ne şekilde yapılmalıdır?
Diplomatların ayrıcalık ve bağışıklıklarının dayanağı nedir? Sefaretlerin amacı
nedir, bir büyükelçi davranışlarını hangi ilkelere dayandırmalıdır ve özellikle
daima sözünü tutması şart mıdır?” Bu soruların birçoğu bugüne kadar
geliştirilen diplomatik teorinin çıkış notlarını oluşturduğunu belirtmiş.
Yazar
diplomasinin ulusal güce katkısını şu şekilde açıklamış; “Genellikle bol kaynak
ve kaliteli personelle donatılmış bir dışişleri bakanlığının ve bir ülkeye
hissedilebilir bir ilave güç kazandırdığı kabul edilmektir”
İyi
yönetilen bir diplomasinin bir ülke için avantajlar sağlayacağını ve yazar buna
bağlı olarak barışın sağlanmasını başlı başına bir amaç taşıdığını düşünmekte.
İskit
diplomasinin amacı konusunda ABD eski dışişleri bakanlarından Dean Acheson’nun
şu görüşü ile açıklamak istemiş; “Diplomasinin önemi bir amacı devletler
arasında kalıç iyi ilişkilerin gelişmesini katkıda bulunmak olduğu ölçüde, bu
ilişkiler karşılıklı güven verecek yöntemlerle yürütülmelidir. Bu sonucu
saplamak için, diplomasinin kişiler arasında güvenin yerleşmesini sağlayan aynı
ahlak ve etik ilkelerine uyum gerekir”
Yazar
diplomaside ahlak kavramını en değeli görüş olarak Henry Kissinger tarafından
yapıldığı iddia etmekte ve kitapta Kissinger’ın bu konu da ki şu yazı ile bu
iddiası ispat etmek istemiş; “Seçimimiz ahlak ve pragmatiktik arasında
değildir. Ne birinden ne ötekisinden vazgeçmek mümkündür. Kaldı ki, bu
kavramlar uyuşmaz da değildir. Bir ulus inançlarına sadık kalmaz ise dünyada
egemen devletlerin dünyasında mevcudiyetin sürdürmek için mücadele etmesi
gerekir. Yaşamsal seçenekler arasında tercih yapabilmek için ahlak gücüne zor
kararların kayalıkları arasında yolumuzu bulabilmemiz için somut bir gayeye
sahip olmak gerekir.”
DİPLOMASİ
TEORSİNE KATKIDA BULUNANLAR
Bu
bölümde diplomasi alanında önemli kişiler üzerinde durulmuş ve bu kişilerin
kısa hayatı, arkasından diplomasi hakkında çalışmalarından bahsedilmiş. Bu
bölümde örnek olarak bir kişiyi yazarın nasıl anlattığını aktarmaya çalıştım.
“Floransa
Cumhuriyeti’nde 1469 doğmuş olan Niccola Machiavelli aslında diplomasimdin çok
siyaset teorisi alanında isim yapmıştır. Ancak gerek kariyeri gerekse yaşadığı
dönem onu diplomasi konusunda düşünceler üretmeye yöneltmişti. Gerçekten de
Machiavelli diplomasinin İtalya’nın devlet şehirleri arasında mukim
elçiliklerin yaygınlaşmaya başladığı bir çağda yaşamış ve bu kurumun kökleştiği
bir dönemde ölmüştür. Bunun yanında Floransa’nın sis ayet yaşamında iki
yüzyıldır faal olan bir aileden gelen Machiavelli henüz 29 yaşındayken
Cumhuriyetin ikinci Şansölyesi olarak atanmış ve bu görevinde büyük ölçüde
kabına sığmayan karakteri yüzünden müzakereci veya mukim elçi olarak diplomasi
mesleğinin en yüksek akademisine uluşmasa dahi aslında hayatının önemli bir
döneminde diplomat olarak geçirmiş” şeklinde kişilerin hayatı ve kariyerinden
bu bölümde bahsedilmekte.
Üçüncü
Bölüm
Bu
bölümde diplomasinin tarihsel gelişimi aktarılmakta. Sırayla şu şekilde; “İlkçağlarda Diplomasi”,
“Eski Yunan’da Diplomasi”, “Roma’da Diplomasi”, “Bizans’ta Diplomasi”, “Arap
Dünyasında Diplomasi”, “Ortaçağ Dünyası Diplomasi”, “Rönesans Diplomasisi,
Mukim Büyükelçiliklerin Doğuşu”, “Diplomasinin Kurumsallaşma Süreci”, “18. Yüzyıldan
Birinci Dünya Savaşı’na”, “ Osmanlı Diplomasi”, “Birinci Dünya Savaşı ve “Yeni
Diplomasi”, … şeklinde diplomasinin tarihsel gelişimi bölümlere ayrılmış.
“İLKÇAĞLARDA
DİPLOMASİ”,
Diplomasi
yazılı tarihten öncede vardı. Diplomatik ilişkileri bir klan, bir kabile veya
herhangi bir topluluk diğerleri ile temas ettiği gün doğduğunu savunan yazar
İlkçağlarda, muhakkak ki, topluluklar arasında haberciler gidip gelmekte, özel
amaçlı temsilci değişimi yapılmaktaydı. Mesaj taşıyanlar kutsal ve dokunulmaz
sayıldığın bize aktarmış.
“ORTAÇAĞ
DÜNYASI DİPLOMASİ”
Yazar
bu başlık altında Ortaçağ’da diplomasi esas olarak kilise etrafında geliştiğini
belirtirken 13. Yüzyılda n zayıf dönemini yaşayan kilise Mukaddes Roma
imparatorluklarıyla mücadelesinde diplomasiyi önemli bir araç olarak
kullanıldığını aktarmış.
“RÖNESANS
DİPLOMASİSİ, MUKİM BÜYÜKELÇİLİKLERİN DOĞUŞU”
Modern
anlamda diplomasinin ilk temelleri Rönesans döneminde atıldığını belirten yazar
14. Yüzyıl sonları ve 15. Yüzyılda Kuzey İtalya’da kendi aralarında ve Papa ile
Kutsal Roma imparatoru nezdinde sürekli büyükelçi bulunduran Venedik, Milano ve
Mantua şehir devletleri tarafından başlatılmış olan mukim büyükelçi değişi
uygulaması 15. yüzyılda İtalya’nın diğer bölgelerinde de kural haline gelmiş
16. yüzyıl da Kuzey ve Batı Avrupa’da yayıldığını ifade etmiş.
“İkinci
Dünya Savaşı Diplomasi”
Yazar
bu bölümde İkinci dünya Savaşı sonrası diplomasine damga vuran iki gelişmeyi şu
şekilde aktarmış; “Bunlardan birincisi, siyahi liderlerin daha önce de mevcut
olan kişisel diplomasi uygulama eğilimlerini artarak sürmesi, bu arada özel
jetlerin açtığı olanakların ürünü olan “mekik diplomasisi” dahil uluslararası
müzakerelerde doğrudan temas yönteminin yaygınlaşmasıdır. İkincisi de devlet ve hükümet başkanları
arasındaki zirve toplantılarının düzenli hale gelmesidir. Söz konusu eğilimler
de doğal olarak mukim temsilciliklerin ve profesyonel diplomatların hareket ve yetki
alanını önemli ölçüde daraltmıştır.”
Dördüncü
Bölüm
Bu
bölümde modern diplomasinin kurumları ve araçları anlatılmış. Yazar diplomatın
neyi temsil ettiğini bu bölümde şu şekilde açıklamıştır; “Devletini” temsil
eden büyükelçi aslında iki şeyi daha temsil eder: Hükumetinin dış politika
başta olmak üzere genel politikasıyla iradesini ve kendi kişiliğini. Buna,
iletişim araçlarını gelişmesiyle artık eskisi kadar önem taşıyan, büyükelçinin
ülkesinin dış dünyadaki imajını temsil etmesini de eklemek gerekir.”
Yazar
büyükelçinin kişiliğinin görev açısından son derece önem taşıdığını belirtmiş.
Kendi kişiliklerinin gücüne ve tecrübelerini çok fazla güvenen büyükelçiler
çoğu zaman hükümetlerini sağlıklı şekilde temsil edemeyeceklerini ve
politikalarını doğru yansıtamayacağını aktarmıştır.
Bir
büyükelçi için en önemli niteliklerin başında, isabetli ve hızlı karar verme
kabiliyeti geldiğini belirten yazar isabetli karar vermenin temel koşulu ise
önemli ile az önemlinin ayırt edilmesi yani “esası görebilmek” tir şeklinde
büyükelçinin en önemli niteliklerini aktarmıştır. Yazar iki devlet arasında
belli bir sorun hakkında algılama farkları olduğunda, büyükelçinin her şeyden
önce kendi hakkında algılama farkları olduğunda, büyükelçinin her şeyden önce
kendi devletinin bu soruna verdiği gerçek önemden emin olması, ancak bundan
sonra akredite olduğu ülke nezdinde sorunlu talimarları çerçevesinde in iyi ne
şekilde çözebilecek şekilde planlaması gerektiğini belirtmiş. Talimatları
makine gibi uygulayan, verilen kararların yanlış olsa dahi sorgulamadan kabul
eden büyükelçinin de görevini iyi yapmadığını savunmaktadır.
BİLGİ
TOPLAMA VE RAPOR ETME
"Karşı
tarafın ne söylediği hiçbir zaman rapor etme; başın hiçbir zaman derde girmez." Charles W. Thayer
Yazar
bu konuyu şu şekilde açıklamakta; “Görevli bulundukları ülke hakkında bilgi
toplama ve kendi başkentine rapor etme faaliyeti mukim büyükelçiliklerin en
önemli işleçlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ülkenin ekonomik durumu,
dış politikası, silahlı kuvvetlerinin gücü, liderinin sağlığı hükümet içi dengeler,
siyasi partilerin nispi ağırlıkları, seçimlerle ilgili tahminler gibi bir
ülkenin tüm yön ve faaliyetlerini içeren her türlü konu büyükelçiliklerin
raporlarında yer alır.”
Açık
raporların büyükelçinin günlük işleri ve faaliyetleri arasında önemli yeri olduğunu
belirten yazar her gün bulunduğu ülkenin basını taranarak önemli görülen
haberlerini ve makalelerinin özetlerini veya tam metinleri rapor edilmesinin
gerektiğini ifade etmiş.
Büyükelçinin
başarısının ölçülmesini ise; büyükelçinin bulunduğu ülkenin iç durumu, dış
politika ve ilişkileri ile kendi ülkesiyle ilişkileri hakkındaki gizle
raporları ile belirlendiği aktarılmış.
Büyükelçilerin
gizli raporlarının şekil ve içeriği zaman içinde önemli değişiklik geçirdiğini
belirten yazar günümüzde raporların kısa ve veciz şekilde ifade edebilen
büyükelçilerin artık en makul büyükelçi olduğunu ifade etmiş. Raporların
oluşturulmasında misyondaki diğer diplomatların değişen ölçülerde katkısı olsa
da büyükelçinin imzasını taşıyan rapor onunla özdeşleştirilir.
MÜZAKERE
"Benim
olan benimdir. Senin olan müzakere edilebilir. Sovyet diplomatlara
atfedilen bir deyiş"
Dış
misyonların en başta gelen işlevlerinden biri bulunan ülke ile sürekli bir müzakere
yürütmekte olduğunu aktaran yazar Müzakere, esasın diplomasinin tanımında da
yer alan temel bir faaliyette olduğunu belirtmiş. Yazar uluslararası müzakereler alanında
diplomatların dolaylı bir rolü de, müzakere masasına oturtulmadan önce, karşı
tarafın niyetlerini yanlış anlamasını önlemek olduğunu savunmuş.
DİPLOMASİDE
İLETİŞİM
İletişim
diplomasinin ruhu olduğunu belirten yazsan iletişimde başarısız olan iyi bir
diplomatı düşünülmeyeceğini diplomatik iletişimin temel amacı yüzyıllardır
değişmemiş ve şiddete başvurmadan ikna etmek olduğunu aktarmıştır. Bu nedenle,
diplomatın gerek kendi makamlarıyla gerek yabancı devlet yetkilileriyle
iletişimin yöntemleri ve araçları hayati önem taşır.
Yazar
büyükelçiliklerle dışişleri bakanlığı arasındaki iletişi şu şekilde aktarmış;
“Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de b büyükelçiliklerle dışişleri bakanlığı
arasındaki telgraf vasıtasıyla yapılan gizli yazışma şifrelenmekte, yani
kriptoğrafi işleminden geçmektedir. Açık metin kriptografi cihazında
“kapatıldığında” metin herhangi bir kişinin eline geçse de kriptografi
anahtarına sahip olmadan okunmamaktadır. Burada önemli olan cihaz değil
kriptolama mekanizma anahtarıdır. Bu anahtar cihazlarda elektronik olarak her
gün değişen karmaşık bir sisteme bağlı olduğundan, şifrenin çözülmesi olanaksız
değilse de son derece zordur. Bunu göre cihazlar hangi ülkenin imalatı olursa
olsun bu kodlama sistemi dolayısıyla o ülkeye kapalı telgrafları okuma
konusunda avantaj sağlamaz.”
DİPLOMATİK
PROTOKOL
Protokol
kuralları, artık evrenselleşmiş olan gelenekler ve usuller çerçevesinde gereği
gibi uygulandığı veya açıkça ihlal edildiği zaman diplomatik ilişkilerde önemli
rahatsızlıklar üreteceğini belirten yazar bunların ihlali, nadiren gözden
kaçmış, fazla önemi yok şeklinde geçiştirileceğini belirtmiştir.
DİPLOMATİK
DAVET
Bu
davet türlerini her birinde davet, yazılı davetiye göndermek suretiyle
yapıldığını belirten İskit özellikle oturmalı yemeklerde, davetlilerin
katılımından emin olunması için önceden telefonla teyit alınıp, davetiye kartı,
Fransızca “hatırlatmak için” ifadesi karşılığı “pour memoire” ibaresiyle
gönderildiğini aktarmış. Yazar bu yemeklerde davetlilerin oturacakları yerlerin
önceden belirlendiğini ifade etmiş.
Masa
konuşmalarını ise diplomasinin önemli iletişim yollarından biri olduğunu
aktaran yazar devlet ziyaretlerinde, devlet başkanlarının, başbakan, dışişleri
ve diğer bakanların yemekte yaptıkları konuşmaların ülkelerinin iş
siyasetlerinde ana noktaların ve ziyaret edilen ülkeye ilişkin politikalarını
vurgulamak için kullandıkları bir vesile olduğunu belirtmiş.
ÇOK
TARAFLI VE İKİ TARAFLI DİPLOMASİ
Bu
bölümde; günümüzde iki taraflı diplomasinin yaygınlaşışından dolayı bir analiz
yapılmış. Bu analizi yazar şu şekilde aktarmaktadır; “Bugün klasik
diyebileceğimiz iki taraflı diplomasi yanında çok taraflı diplomasi giderek
yaygınlaşmaktadır. Bu iki diplomasi türü diplomatların farklı yetenekleri hatta
karakterlere sahip olmalarını gerektirir. Yabancı ülkelerde uzun süre
kalmaktan, özellikle egzotik ülkelerdeki yabancı kültürleri. Öğrenmeye
çalışmaktan zevk olan bir diplomat, çok taraflı toplantılar diplomasiyle
ilişkilerinin iniş çıkışların “hapsedilmekten” rahatsızlık duyulabilir. Bu
nedenle, günümüzde birçok ülke dışişlerinde diplomatlar arasında ikili ve çok
taraflı diplomasi uzmanlığı şeklinde bir işbölümüne gidilmektedir.”
Yazar
iki taraflı ve çok taraflı diplomasi arasındaki en önemli farkın; sonuca
varıldığı aşamadaki karar alma usullerinde kendini göstermekte olduğunu
belirtmiş. “İkili görüşmelerde karın nasıl alınacağı sorun değildir. Sadece iki
taraf olduğundan göre, karşılıklı görüş birliği olmadan anlaşma olanaksızdır.
Diğer bir deyişle, her iki tarafın veto yetkisi vardır. Doğal olarak, sonuçta
taraflardan biri iradesini ötekisine dayatabilir. Ancak una müzakere denemez.
Kısacası, ikili çok taraflı müzakereler sonucunda tarafların çoğunluk oyuyla
karar alma olanağı vardır.”
ZİRVE
DİPLOMASİSİ
Zirve
diplomasisi, daha çok dış ve içi propaganda amaçlarına hizmet ettiği için
belirli riskler taşır ve diplomatik faaliyetlere zarar dahi verebilir. Bununla
beraber, önceden çok daha iyi hazırlanmaları koşuluyla, özellikle düzenli zirve
diplomasiye ve genellikle devletlerarası ilişkilere önemli katkıda bulunacağını
savunan yazar her halükârda, günümüzde, zirve toplantıları, televizyon ve
medyanın gücü sayesinde, politikacıların vazgeçemeyeceği bir uluslararası
ilişki yöntemi olarak yerini almış ve ileride de bu yöntemin modasının
geçeceğini iddia etmektedir.
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ DİPLOMASİSİ
Bu
bölümde bir yandan dışişleri kurumumun yapısı ve gelişmesi bir yandan, bu
kurumun işleyişi ele alınmıştır. Bunu yaparken benimsenen yaklaşım dışişleri
kurumunun ve faaliyetlerinin tahlili şeklinde incelenmiştir. Dışişlerinin,
başarılı olduğundan kuşku duyulmayan bir kurum olarak Türkiye devlet
teşkilatında önemli bir yere sahip olmasına, kurulduğu günden bugüne, tüm
mensuplarının katkıda bulunduğundan kuşku olmadığını belirten yazar Türk
diplomatlarını bir değerlendirmeye tumturak, bir anlamda not vermek, bu kitabin
yazarı aşacağını belirtmiştir. Yazar dışişlerinin çok değerli mensupları hakkında
sağlıklı hüküm verme yetkisine kimin sahip olabileceği de ayrıca bir soru
olarak görmüş.
Bu
bölümde, Dışişleri Bakanlığı’nın dış temsilciklerin gelişmesini de içerecek şekilde
kısa bir tarihçesi yapılmaya çalışan yazar, Dışişleri bakanlığının görev ve
sorumluluklarını ayrı ayrı incelemiş ve daha sonra bakanlığın merkez teşkilatı
ve dış misyonlar hakkında bilgi verilecek, nihayet Türk diplomasi mesleğinin
tanımı özellikleri ele alınmıştır.
SONUÇ
VE 21. YÜZYILDA TÜRKİYE
Bu
bölümde, dışişleri Bakanlığının kısa bir tarihçesinden sonra Türk diplomasinin geçirdiği
değişikler tahlil edilmeye çalışılmış, Dışişleri Bakanlığının görece ve
sorumluluklarını nasıl yerine getirdiği incelenmiştir. Geçmiş yıllara göre
Bakanlık bütçesinin kısıtlı olmasından doğan sorunların son yıllarda çözüme
kavuştuğu aktarılırken çalışma ortamının iyileştirildiğini belirtilmiş. Hemen
arkasından Türkiye Cumhuriyeti diplomasi kariyerinin özellikleri anlatıldıktan
sonra, nihayet 21. Yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri başlığı altında
günümüz Dışişleri hakkında yazar görüş ve öneri bildirmiş. Kitap genel
itibariyle bir diplomatın nasıl karakter yapısından, nasıl giyineceğine kadar
anlatan bir yapıt olarak karışımıza çıkmakta.
Gelişen teknolojinin diplomasi alanında ne kadar önemli olduğu ve
gelişen dünyada diplomatın öneminin gittikçe arttığını belirtmiştir. Bunların
haricinde diplomasiye önem verilmesinin gerektiğini belirten yazar, eskiye
bakılarak şu anda ülkemizin diplomasiye değer verdiğini belirtmiş. Bir
diplomatın neleri değiştireceği konusunda okuyucuya önemli örnekler veren yazar
kısaca bir diplomatın bir askeri birlik kadar önemli olduğunu ve bir askeri
birlik gücüyle bir savaşı yeniyorsa bir diplomatında kıvrak zekasıyla
yeneceğini iddia etmekte.
TEMEL İSKİT
Baskı Sayısı :5. Baskı
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 531
Yorumlar
Yorum Gönder