Cuma Günü Uçmayan Kuş



Cuma Günü Uçmayan Kuş




Yazarı:SAMET DOĞAN



‘Ölmek sorun değil, yeryüzündeki herkes ölecek. Önemli olan cennete gitmek!’

Son yılların en korkunç trajedilerinin yaşandığı Suriye savaşına yakından bakan bir roman. Ateş altındaki insanların hikayelerini, korkuyla cesareti, hüzünle coşkuyu aynı anda hissettiren bir yaşam mücadelesi.
Suriye’de ki iç savaşı bire bir yaşayarak insanların hikayelerini kaleme alan bir gazetecinin eseri. Yazar genç yaşta ilk deneyimi olan savaş muhabirliğini Suriye’de savaşın tam ortasında gerçekleştirmiş. Geçmişte Suriye’de eğitim aldığı için 2012 döneminde Suriye’deki iç savaştan görüntüler alması için Hatay ve Gaziantep gibi yerlerdeki mülteci kamplarına gitmiş. Mayınlı arazilerden, rüşvetçi komutanlardan ve mermilerden sıyrılarak Suriye’ye girmeyi başaran bir gazetecinin yaşam hikâyesi.
Mülteci kampına bir çocuk vesilesiyle bir yaşam mücadelesine rastgelen yazar Rima isimli ressamın yarım kalan hayalleri ve tuvale işlediği kanlı savaş konulu tablolarını fotoğraflar.
Gittiği savaşta olgunlaşıyordu genç gazeteci…
‘Savaşla birlikte ben de değişiyordum. İlk zamanlar bütün sesleri ayrı ayrı işitir, özenle ayrıştırırdım ve tehlike olduğunu düşündüğümde dikkat kesilirdim. Yaklaşan uzaklaşan, başlayan biten, inen çıkan, duran kımıldamayan, büyüyen küçülen her şey için dört açıyordum gözlerimi. Zamanla gürültülü günlük olağan sesler halini almıştı. Duyarsızlaşmıştım. Hatta yakınlara düşen orta çapta bir helikopter füzesi bile yerimden sıçratmıyordu.’
‘Sanki ruhumda bir şeyler eksiliyor gibiydi. Orada bilinmeyenin peşinde koşarken bana bilmediğim bir şeyler olmuş, iyi ile kötü arasındaki sınır kaybolmuş gibiydi. İnsan hiç ummadığı anda sınırı aşabiliyor, iyiler kötü olabiliyordu. Ancak eve döndüğümde, dünya genişliyor, hatıralar ağırlaşıyor, kelimeler sessizleşiyor, sanki sessizlik konuşmaya başlıyor ve bir parçalanmışlık hissi gelip içime oturuyordu’.

‘ Ben savaşçı değilim, gazeteciyim’
Gazeteci yaşadığı yerin ne derece tehlikeli olduğunu şu şekilde anlatıyor; Enver belinden silahı çıkarıp torpido gözüne koydu. ‘Söylediğim gibi, gerekirse kullanmaktan çekinme. Eğer işler kötüye giderse mermilerin hepsini harcama, kendine de bir tane bırak’ Aracın koltuğunun altında siyah bir Browning çıkartıp mermiyi ağzına verdi ve yerine koydu ‘Ben savaşçı değilim, gazeteciyim’ diye cevap verdim Enver'e, basın ilkelerine bağlı olduğumu göstermeye çalışarak. Enver önce önüne, sonra da bana bakıp, ‘Suriye ordusu ayrım yapmaz’ dedi.
Gazeteci Ebu Ali ve ressam kızı aramak için tekrar dönüyor savaşa. Bu sefer muhalifler parçalanmış yerine IŞID yapılanmasıyla karşılaşıyor. Ne Ebu Aliyi bulabiliyor nede Rimayı… Ölüme bu sefer daha çok yaklaşıyor. Bombalı araca biniyor, mermi hemen yanından geçiyor ve sol eliyle karpuz yedi diye ölümden dönüyor.

                                                                                                      
HANİ HALEP KALESİNDE ÇAY İÇECEKTİK EBU ALİ?

Yazarı etkilemişti Ebu Ali.
Ebu Ali ‘ Biz halkız, kimse bizim karşımızda duramaz diyordu’
Canı pahasına korumuştu gazetecileri Ebu Ali. Kaybedeceğini düşünmüyordu. Halep Kalesini almamıza az kaldı derken aslında ölümün Ebu Aliye yaklaştığının farkında değildi. Samet sordu Nasır'a ya Ebu Ali? Nasır hüzünle ‘ Allah rahmet eylesin şehit oldu’ diye cevap verdi. Yenilmez gözüken canı pahasına Samet’i ve arkadaşlarını koruyan büyük adam… Şaşırmıştı Samet nasıl olur bana söz vermişti ‘çay içecektik Halep Kalesinde’ Oysaki Halep Kalesinde ölmüştü o büyük adam…

SAMET DOĞAN

‘Eğer biri bana, ‘Doğru yola yanlış kişiyle mi çıkmak mı yoksa yanlış yola doğru kişiyle çıkmak mı daha az riskli’ diye soracak olsaydı, sanırım ben yanlış yola yanlış kişilerle çıkmanın daha az riskli olduğunu söylerdim. Ne tür bir belanın içinde olduğunun farkında olmak her şeyden daha güvenli. Timsahla dolu bir nehirden geçmek gibi. Timsahlar oradalar ama sanki aranızda gizli bir anlaşma varmışcasına, ses çıkarmadan geçişini izliyorlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKLERDE 12 SAYISININ ÖNEMİ(12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ, MAKAM VE BURÇLAR)

Musalar, Yunan mitolojisi

DİPLOMASİ TARİHİ, TEORİSİ, KURUMLARI VE UYGULAMASI